Bügün Düzce’de meydana gelen deprem, İstanbul başta olmak üzere çevre illerde de hissedildi ve panik yarattı. Depremin hemen ardından Kandilli Rasathanesi, büyüklüğü 5,2 olarak açıklarken, AFAD ise depremin 5.0 büyüklüğünde olduğunu bildirdi. Peki neden açıklanan büyüklükler biribirnden farklı? Bu sorunun cevabı, deprem ölçüm teknolojilerinde gizli. Kandilli; 5,2 olarak gösterdiği Richter ölçeği olarak da bilinen yerel büyüklüğü (ML) gösteren veriyi kullanıyor. AFAD ise büyüklük göstergesi olarak moment büyüklüğünü (Mw) baz alıyor. Görsel: Kandilli Rasathanesi deprem verileri Görsel: AFAD deprem verileri Yukarıdaki görsellerde de görebileceğiniz gibi Kandilli ve AFAD’ın kullandığı ölçüm birimleri birbirinden farklı. Şimdi gelin bu değerlerin ne anlama geldiğine yakından bakalım: Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünü “kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçü” olarak tanımlıyor. AFAD ise “depremin ortaya çıkardığı toplam enerjiyi karakterize eden, aletsel ölçüm ve hesaplama sonucunda bulunan değere” depremin büyüklüğü adının verildiğini söylüyor. Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünün ölçülmesini su dolu bir havuza atıldığında oluşan çevresel dalgalara bakarak, atılan taşın boyutlarının hesaplanmasına benzetiyor. Yer kabuğunda oluşan dalgalanmalar da sismometre adı verilen aletlerle ölçülüyor. Depremin merkez üssünün tespit edilmesiyle birlikte sismometreden alınan ölçümler matematiksel formüller kullanılarak hesaplanıyor ve depremin büyüklüğü ortaya çıkıyor. Depremin büyüklüğünü ölçmek için 5 farklı yöntem kullanılıyor. İşte Kandilli ile AFAD arasındaki büyüklük farkı da burada ortaya çıkıyor. Richter tarafından önerilen ve Richter ölçeği olarak bilinen yöntem. Ses dalgaları ölçülerek, depremin büyüküğü tespit ediliyor. Ancak bu yöntemle şiddetli depremlerin ölçülmesi yapılamıyor. Bu yöntem, diğerlerine göre en güvenilir ölçüm yöntemi olarak biliniyor. Bilim dünyasında, eğer bir deprem için moment büyüklüğü hesaplanabilmişse, diğer büyüklük türlerine gerek kalmadığı düşünülüyor. Bu, hesaplaması en karmaşık yöntem ve 4’ün üzerindeki depremler için kullanılıyor. Sarsıntının sismometre üzerinde yarattığı titreşimle ölçülür. Bu yöntem, 5’ten küçük depremler için kullanılıyor. Yerel Büyüklük ve Süreye Bağlı Büyüklük yöntemlerinin yetersiz kaldığı, 6’nın üzerindeki depremlerde kullanılıyor. Yüzeyden yayılan dalgalar ölçülerek, büyüklük tespit ediliyor. Ölçüm yapılan mesafe arttıkça bu yöntemin güvenirliği de artıyor. Yüzey dalgaları yerine, derinliklere inen dalgaların ölçüldüğü yönteme deniyor.